top of page

Özgüvenli Çocuk yetiştirmek...

  • Yazarın fotoğrafı: Hande Dönmez
    Hande Dönmez
  • 28 Haz 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 19 Eyl 2023

Çocukluğumla ilgili güzel anları ve anıları düşünmek beni hep mutlu etmiştir. Özellikle yaz ayları hep favorim olmuştur, okul sonrası anneannemle Alanya'ya gidip İstanbul'da yaşayamadığım özgürlüğün tadını rahatça çıkardığım günleri hep gülümseyerek hatırlarım. İlk okulda bile kahvaltı sonrası denize gidip akşam üzeri eve dönüp, akşam yemeğinden sonra gece olana dek dışarıda kuzenler ve arkadaşlarımızla eğleniyorduk. O vakitler ne cep telefonu, ne takip saatleri hiç bir şey yoktu ama güvendeydik. Kuzenler ve komşu çocukları birbirimize göz kulak oluyorduk, genelde büyükler küçükleri kolluyordu ama öyle boğarak, onu yapma bunu yapma değil de oldu ki bir sorun var o zaman müdahale ediliyordu. Genelde kendi kendimizi kolluyorduk sanıyorum...

Çok iyi hatırlıyorum ilkokul 1. sınıfta (7 yaşında) havlumuzu alıp aynı yaştaki kuzenim ile yalnız başımıza denize gidiyorduk ve kuzenimin evinden denize gitmek için caddeden karşıya geçmemiz lazımdı. Şu anda aynı yaşta olan oğullarımı tek başına caddeden karşıya geçerek denize gönderdiğimi düşünemiyorum :) Sanıyorum benim jenerasyonumdaki bir çok çocuk böyle rahat büyüdü peki şimdi ne oldu da biz bu kadar endişeli ve kontrol delisi olduk onu da bilmiyorum. Belki benim yaşadığım özgür ortam biraz fazla özgür olmuş olabilir ama bu şekilde kendi kendimizi idare etmeyi çok erken yaşta çözdüğümüze eminim.

Kendi adıma konuşmam gerekirse çocuklarıma benim yaşadığım özgürlüğü sağlayamıyorum maalesef, bunun altında yatan en büyük sebep benim de dışarıda çok rahat hissetmiyor olmam olabilir. Yaşadığımız ortama da baktığım zaman güven duyduğum insanlarla çevrili bir çevrede yaşamıyor olmamamız da bunda etkili sanıyorum. Uzun yıllar çalışıyor olmam sebebiyle komşuluk ilişkisini deneyimleyemedik. Çocukların da çat kapı gideceği bir arkadaşlarının olmaması, onları gözümün önünde sosyalleşmek durumunda bırakıyor. Ve sürekli bir arada olmanın sonucu olarak da aman çocuğum oraya gitme, onu yapma, dikkat et derken; kontrolcü anne ve kendi kararını almakta zorlanan sürekli anneye bağımlı çocuklar ortaya çıkıyor.

Annelerle konuştuğumuzda en sık konuşulan konulardan biridir çocuklarımızın özerkliklerinin (otonomisinin) yetersiz olduğu. Yani kendi başına oyun oynayamaması, sürekli bizimle vakit geçirmek istemesi, utangaç olması, kendi işlerini kendi yapamaması vb. Halbuki kendimize dönüp bakalım bu onların suçu mu? hayır, onların bir suçu yok sorun bizde!

Sürekli bir koşturma içerisinde olduğumuzdan, sabrımızın azlığından, günlük yaşamın her geçen gün zorlaşması, yalnızlık, çevre faktörleri derken tek odağımız çocuklarımız oluyor. Odağımızın çocuklarımız olması elbette negatif değerlendirilmemeli ancak kendimizi onların yörüngesine sabitleyip kendi hayatımızı kaldırıp onlara bir proje edasıyla yaklaşıyoruz. Bunu bazen kendi hayatımızda başaramadıklarımızı onlar yapsın istediğimiz için yapıyoruz, bazen çevre etkisiyle, bazen de bilinmeyen geleceğin git gide zorlaştığını gördüğümüz için endişeye kapılıp yapıyoruz. Odağımız bu kadar onların üzerindeyken kendimiz de bir kısır döngüye girmiş oluyoruz. Bu sefer hastalanmasın antibiyotik kullanmasın ne olacak evde gözümün önünde olsun, yeterince beslenemeyecek dur ben hızlıca yedireyim hem de üstü kirlenmesin, etraf batmasın :) değil mi ama kendimize soralım hepsini olmasa da bir kısmını yapmıyor muyuz? Ancak sonra bir bakıyoruz çocuğumuz kocaman olmuş arkadaş edinemiyor, sosyalleşemiyor çünkü paylaşmayı öğreneceği yaşta hasta olmadan evde yanımızda büyüdü, etraf batmadan temiz temiz ve zamanında yedi ama şimdi kendi başına hala doğru dürüst oturup yemek yiyemiyor vs, vs..

Elbette tüm anneler çocuklarını tarifi mümkün olmayan bir bağ ile seviyor, hepimiz bir sürü doğrular ve yanlışlar da yapıyoruz. Asla yapmam diyeceğimiz bir sürü şeyi maalesef yapmak zorunda çok defa kalmışızdır. Çocuk yetiştirmenin tek bir reçetesi maalesef yok, okuduğum bir kitapta yazar çok güzel söylemişti; "Fiko'ya uyan sizin çocuğunuzda da çalışacak diye bir şey olamaz o bir evcil hayvan değil". Benim çocuğum neden böyle, niye bizim de çocuğumuz yemiyor, uyumuyor, sosyalleşmiyor diye hayıflanmanın faydası yok, çünkü çocukların bir suçu yok onları biz öyle yapıyoruz. Onlara ne kadar söz hakkı verirsek, ne kadar özgür bırakırsak öz güvenleri ve kabiliyetleri o kadar gelişecek yoksa aksini beklemek zor. Çocuklarımız bizim aynamız, endişelerimizle onların önünü kapatmak yerine endişelerimizle başa çıkıp onlara alan sağlamalıyız.


Benim gibi bu konuda kendinizin farkındaysanız ufkunuzu açacağını düşündüğüm iki güzel kitap tavsiye ediyorum. İlk kitap Prof. Dr. Selçuk Şirin; Yetişin Çocuklar, ikincisi Hal Edward Runkel; Bağırmayan Anne Baba Olmak.



Comments


IMG_6050.JPEG

Merhaba, yazılarımı okuduğunuz için teşekkür ederim!

Yazılarımda kendi tecrübe ve gözlemlerimi paylaşıyorum. Tüm farklı görüşlere saygı duyuyorum. Sizlerin de görüşlerini almak için sabırsızlanıyorum...

Yeni yazılarım size de gelsin istiyorsanız kaydolun!

Kayıt olduğunuz için teşekkürler !

  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Aklınızda neler var benimle paylaşın

Paylaşımınız için teşekkürler!

© 2023 by HandeDonmez. Proudly created with Wix.com

bottom of page